Genel Kategori

NEBİ BİRGİ RÖPORTAJI…

Bu değerli röportajı bizimle paylaştığı için Eurovision Communication ekibinden Enes Savaş Şardağ’a teşekkürlerimizle…

1)Eğitim hayatınız nasıldı? Farklı dallarda çalışmak sizin için zor oldu mu?

Küçük yaşlarda başladım dans etmeye, ilk kez sahneye 6 yaşımda iken çıktım. Sonrasında inmem de pek mümkün olmadı. Birçok disiplinde dans ettim ve Yıldız Teknik Üniversitesi Modern Dans Bölümü’nde eğitim gördüm. O sıralar aynı zamanda İstanbul Devlet Konservatuvarı Yarı Zamanlı Müzikal Bölümü’ne girdim. 7 sene boyunca çok iyi bir Şan Eğitmeni olan Bergüzar Çelebi ile çalıştım. Oyunculuk konusunda aslında sahnede piştim diyebilirim. Aldığım tek oyunculuk eğitimi Murat Ovalı ile bir buçuk aylık bir tiyatro eğitimi oldu. Ama hem hocamın kısa zamanda öğrettikleri ile, hem de sürekli oyunlarda kendimi geliştirmemle devam etti oyunculuk serüvenim. Yurt dışında birçok eğitime katıldım ve müzikallerde oynadım. Afife Jale Tiyatro Ödülü aldıktan sonra yurt dışına yerleşmekten vazgeçtim, burada müzikaller yapmayı hedefledim. Elimden geldiğince de bu tutkuyla devam ediyorum. Birçok üniversitede ve konservatuvarda yüzlerce öğrenci yetiştirdim. Farklı dallarda çalışmak sorunuza şöyle yanıt verebilirim; aslında benim için bütün bu disiplinler bir arada harmanlanıyor. O yüzden zorluğunu hiç duymadım, hatta biri eksik olduğunda daha zorlanıyorum diyebilirim.

2)Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Geyvan McMillen ile çalışma fırsatı sizin için nasıldı?

Geyvan McMillen Türkiye’de çağdaş dansın kurucularından ve muazzam güç veren bir eğitmen, koreograftır. Benim ayağımda paten olmadan yapabildiğim Artistik Patinaj dönüşlerim vardır, kendi kendime izleyerek öğrendiğim ve başka bir teknik gerektirir. Onu gördüğünde bana bir çağdaş dans, modern dans tarzı ve akımı yaratabileceğimi söylemişti ve hep üst sınıflarla derse girmemi isterdi. Bu da çok onur verici. Yeteneği her yerde fark ederdi. Çok kıymetli benim için onunla çalışma fırsatı bulmuş olmak.

3)Dans ile tiyatro arasında nasıl bir bağ kurdunuz?

Dans ile tiyatro arasında kuvvetli bir bağ her zaman vardır. Aslında bunun içine sesi de eklemek gerek. Tek bir temel var benim için hepsinde; hisleriniz yoksa hiçbir zaman, ne kadar teknik öğrenirseniz öğrenin, tam anlamıyla o sanatı icra edemezsiniz. Ya da bir tarafı eksik kalır. Seyircinin izlediği görsel bir iş yaptığımız için seyirci de bunu hemen fark eder. Sözle açıklayamasa bile, bir yerlerde bir eksik her zaman görür. O yüzden kendi eğitimlerimde ve öğrencilerime de söylerim. Önce hissetmeniz ve oynamanız gerek, o kişi ya da o durumu yaşamanız gerek diye.

4)Dans ile oyunculuk arasında tercih yapmak zorunda kaldınız mı? Eğer tercih yapma durumunuz olsaydı hangisini seçerdiniz?

Tercih yapmak zorunda bırakıldım, ama ne şanı, ne oyunculuğu, ne de dansı bıraktım. Hayatım boyunca da bırakmayı düşünmüyorum. Allah korusun, çok ciddi bir durum söz konusu olmadıkça da devam etmek niyetindeyim.

5)Haldun Dormen ile çalışma fırsatınız nasıldı?

Haldun Dormen ile çalışmak aslında hayatımın dönüm noktalarından biri. Bir projesinde dans ediyordum ve beni görüp yanına çağırdı. Siz oyuncusunuz dedi. Benim de çocukluktan kalma bir korkum vardı o zamanlar oyunculukla ilgili. Kendisine ben dansçıyım hocam, oyunculukla bir ilgim yok dedim. Üzerine; oyuncu olmadan böyle dans edemezsiniz, belki sesiniz de iyidir? Sizi de bir gün müzikallerde görürüz, dedi. Ve gerçekten ileri görüşü ve yeteneğimi ben bile bilmezken fark etmesi benim hayatımı tamamen değiştirdi. Kendisi ile senelerce birlikte oyunlarında hem oyuncu, hem solist, hem koreograf, hem de reji asistanı olarak çalıştım. Muazzam bir deneyimdir Haldun Dormen ile çalışmak. Minnettarım.


6)Bu kadar yoğun temponuzda hiç pes ettiniz mi?

Hiç pes etmedim. Benim karakterimde ve hayatımda pes etmek diye bir durum hiç söz konusu olmadı. Sadece bazı zamanlar sorguladığım ve kendimi geri çektiğim anlarım olmuştur. O da yeni ve kendimi geliştirmek adına ne yapabilirim diye deneyimlemekle geçen kısa zamanlar diyebilirim. İnsan nefes aldığını hissettiği şeylerden vazgeçemez, pes edemez. Yoksa nefessiz kalır.


7)Yabancı diller ile aranız nasıl?

Yabancı diller ile orta öğrenim ve lise yıllarımda her dersi İngilizce ve Almanca dillerinde eğitimini aldığım için, ister istemez aramız iyidir. Ama müzikalle tanıştıktan sonra özellikle İngilizce ile daha da yakınız. Hatta köpeğim Jessy’nin bile ana dili İngilizce. Yurt dışında birçok kez Türkiye’yi hem oyunlarda, müzikallerde, hem de yarışmalarda temsil ettim. Aramızın kötü olması pek mümkün değil.


8) Şarkınız hayırlı olsun öncelikle, sosyal medyadan şarkınız için nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Öncelikle teşekkür ederim. Cennet Nerede / Loving You Mine Mucur’un bestesi ve yurt dışında birçok ödül almış bir şarkı. Türkçe sözleri bana, İngilizce sözleri Figen Çakmak’a ait. Ödüllü bir şarkı olmasından ziyade çok severek söylediğim bir eserdi. Pandeminin bana kattıklarından diye biliyorum bu single çalışması. Genco Arı’nın harika aranjesi ile yayınlandı. Sosyal medya’dan gelen tepkiler de her zaman çok olumlu oldu. Beni solist olarak çok mutlu eden yorumlar aldık. Ama genel olarak yorumlar hak ettiği yere ulaşamamış olması; hem benim adıma, hem de şarkı adına dinleyenlerin beklentisi daha da güzel yerlerde görmek sanırım. Tek şarkılık bir yolculuk olmadığı için içim çok rahat. Sevenlere, dinleyicilere daha çok şarkı ulaştırmak niyetindeyim. 2022 başında yeni bir single ile devam ediyor olacağım.


9) Biriyle düet yapsaydınız o kişi kim olurdu?

Aklıma ilk gelen isim Sertab Erener! Kendisi ile gerçekten düet yapmayı isterim. Hem sesinden, hem de aldığı başarılardan bahsetmeme gerek yok. Ses renkleri ve teknik açıdan da uyumlu olacağımızı düşünmüşümdür. Yabancı bir isim söylememi isterseniz; o isim Beyonce olur. Onun gerçekten hayranıyım diyebilirim.


10)Eurovision’u takip ediyor musunuz?

Çocukluğumdan beri takip ederim. Katılamadığımız senelerde dahi yurt dışı seyahetlerimde bile takip ettim her yarışmayı. Kaçırdığım herhangi bir yıl olmadı bu zamana kadar.

11)Türkiye’nin Eurovision’da en çok beğendiğiniz şarkılar hangisidir?

Benim için de Everyway That I Can’ın ayrı bir yeri var, herkeste olduğu gibi. Hala dinlerken o geceye geri dönerim ve heyecanlanırım. O gece daha şarkı söylemeye başlamamışken bile anneme dönüp Sertab Erener’den sonraki birinci ben olacağım demişim. Umarım şansım olursa bunu da başarmayı çok isterim. Şebnem Paker’in Dinle ve Athena’nın For Real adlı şarkıları da favorilerim arasında.

12)Eurovision’da genel olarak beğendiniz şarkılar hangileridir?

Bir Eurovision tutkununa çok zor bir soru geldi! Saymakla bitmez sanırım ama Netta’nın Toy şarkısı çok başarılı. Geçtiğimiz seneki şarkılar arasında Destiny’nin söylediği Je Me Casse ve benim en sevdiğim Jamala’yı birinciliğe taşıyan 1914 adlı şarkı ilk aklıma gelenler.

13)Eurovision’da ülkemizi temsil etme teklifi aldınız mı?

Henüz bir teklif almadım, ama bununla ilgili girişimlerde bulunduk. Mine Mucur ile hazırladığımız bir şarkımız bile mevcut. Umarım en kısa zamanda katılırız ve ben de temsil etme fırsatını yakalarım.

14)Eurovision’da ülkemizi temsil etmek ister miydiniz? Etseydiniz Türkçe mi İngilizce bir şarkı ile mi?

Bestecim Mine Mucur Eurovision temsilciği yapmış ve yurt dışında Türkiye’yi defalarca temsil edip besteleri ve şarkılarıyla ödüller almış bir besteci. Ortak hayalimizin olması birlikte çalışmamızı daha da kuvvetlendirdi her zaman. Türkiye’yi son temsil ettiğim yarışmada 6 ödül alarak festival rekoru kırmanın yanı sıra Avrupa’nın En İyi Erkek Sesi ödülü ile geri döndüm. Bu yarışmalarla birlikte neden sorusuna yanıt arayarak girişimlerimiz oldu. Halen katılmak ve Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum. Bu hayali sanırım hem aldığımız başarılar, hem defalarca ülkemi yurt dışında temsil etmiş olmanın verdiği mutluluk ve hem de kendime güvenimden geliyor. Dil konusuna gelince; dilimiz çok güzel ve bir o kadar zor bir dil. Anlaşılır olmak adına tercihim İngilizce olurdu. Sertab Erener de yarışmada tercihini İngilizce’den yana kullandı ve başarılı da oldu. Türkçe de sözleri olsun isterim, ama olduğu yerde vurucu ve şaşırtıcı bir noktasında olmalı.

15)Türkiye değil de başka bir ülkeden temsil etme teklifi alsaydınız kabul eder miydiniz?

Amacım her zaman öncelikli olarak ülkemi temsil etmek oldu. Ama Eurovision ülkemiz için çok kıymetli ve hasretini çektiğimiz bir organizasyon. Başka bir ülke adına katılmak da bir Türk olarak yine ülkemi ve yanında bambaşka bir ülkenin insanlarını birlikte temsil edeceğim için heyecan verici olacaktır.

Facebook Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com